Türkçe | English
Günlük Sütün Hayranı Olmadım
İnek sütünü pek sevmem; aram hiçbir zaman çok iyi olmamıştır. Kullanmaktan vazgeçemediğim tek yer kahve; onu da genelde sade içmeye çalışıyorum. Ama haftada bir, bir sütlü kahve keyfi yapıyorum genelde. Bazen de iş yerinde arkadaşların ikram ettiği bir parça kek içinde oluyor süt. Herhangi bir laktoz intoleransım olmadığı için, bu tarz küçük kaçamakları, çok da önemsemiyorum açıkçası. Zaten bunlar dışında inek sütünü hayatımdan çıkarmış durumdayım.
Süt Ürünleri ile vedalaşmak ise oldukça zor. Beyaz peynirsiz kahvaltı, yoğurtsuz yemek düşünmek, bizim coğrafyamızda yetişmiş insanlar için, oldukça zor. Ama mümkün olduğunca azaltmaya çalışıyorum.
Peki Ama Neden?
Seneler önce, daha bu tartışmalar başlamamış, süt hala pek popülerken; zaten pek sevmediğim sütü içmemek için bahaneler ararken düşünmüştüm:
Eğer illa ki bir canlının sütünü içmemiz gerekiyorsa; neden kendi annemizin sütünü içmeyi bırakıyoruz?
Ben
Tabi ki; annemden, her Türk annesinden alacağım tepkiyi aldım:
Olur mu öyle şey, kalsiyumu nereden alacaksın o zaman? Kemiklerin gelişmez!
Annem
Ben zorla ve azar azar içmeye devam ettim tabi o sütü. 🙁
Ama seneler geçti, dünya değişti, farkındalıklar attı ve süt gözden düştü. Hatta senelerce -kemikleri güçlendirdiği- savunulduğunun aksine; kemik erimesine sebep olduğu ortaya çıktı!
İyi ki az içmişim küçükken 🙂
Ben
Süt ve Doğanın Dengesi
Her hayvan belirli bir süreden sonra, anne sütünü bırakıyor. Çünkü vücudu ve sindirim sistemi geliştikçe, ihtiyacı olan bütün besinleri diğer gıdalardan alabilecek hale geliyor.
Insanlarda da süreç aynı şekilde işliyor. Ama biz doğaya aykırı davranıp, başka bir hayvanin sütünü içmeye çalışıyoruz. Bence hiç gerek yok!
Bunun bir de vicdani bi’ tarafı var tabi ki. Süt üretilmesi için gerekli hormonlar doğumdan sonra salgılanıyor. O sütün, asıl sahibi masum yavru ve onu annesinden ayırıyoruz ki; annesinin sütünü biz içebilelim. Üstüne düşününce ne kadar da acıklı aslında. Ama benzer fikirler her türlü hayvansal ürün için ileri sürülebilir. Bunu sonuna kadar savunabilmek için vegan olmak gerekiyor. Bu yüzden bu kısmı burada kesiyorum. Her ne kadar hayvansal ürünlerden uzak durmaya çalışsam da vegan değilim.
Süt Üretimi
Bunun dışında ne oluyor peki süt endüstrisinde? Artık, hemen hemen herkesçe bilindiği gibi; büyük ahırlarda dip dibe ve sadece sütleri için hayatta tutulan bu hayvanlara, içgüdüleri doğrultusunda çiftleşme hakkı verilmiyor. Yani; aslında çoğu zaman yavruyu annesinden ayırmış olmuyoruz. Buna karşılık salgılanması doğum sonrası hormonlara bağlı olan sütü hamilelik haricinde salgılatabilmek için bir sürü sentetik hormona başvuruluyor. O sentetik hormonlar önce hayvanların vücuduna, oradan sütleri vasıtası ile bize geçiyor. Yani o hormonları biz de alıyoruz.
Sütün İçindekiler
Hormonlar dışında hayvanların hastalanmasını önlemek amacıyla verilen antibiyotikler var. Hastalık olsun olmasın, önlem amacıyla kullanılıyorlar ve ayni hormonlar gibi süt vasıtası ile bizim vücudumuza geçiyorlar. Çok zorunlu olmadıkça antibiyotik kullanmayan biri olarak, bu antibiyotiklerin de vücuduma girip gereksiz yere tahribat oluşturmasını istemiyorum tabi ki.
Süt Cilt Sorunlarına Neden Olur
Ayrıca süt ürünleri cilt problemlerine de yol açıyor. Herkesin bünyesi farklı derecede tolare edebilir ama ben iki gün sut ürünleri tüketimini abartırsam üçüncü gün etkilerini sivilce olarak görüyorum. Hem de çıkması iki gün suren bu sivilceler haftalarca düzelmiyor, oldukça inatçılar!
Peki ne yapıyorum?
Sadece sütten kaçınmak oldukça kolay aslında. Zaten pek sevmediğim sütü, gerekli olduğunda bitkisel sütler ile değiştiriyorum. Hindistan cevizi sütü, fındık sütü ve badem sütü favorilerim. Birçok kek tarifinde sütü eğer evde varsa bitkisel sütlerle değiştiriyorum ama yoksa da telaşa gerek yok, su da birçok tarifte sütün yerine kullanılabiliyor.
Besinler Hakkında Endişelenmeyin
Sütün içindeki besin ögelerini de birçok farklı sebze ya da yemişten daha yüksek oranda alabiliyoruz aslında. Bu konuda endişelenmeye de pek gerek yok.
Ama bazen, özellikle kışın, akşam otururken canım bir bardak sıcak süt istiyor. İşte o zaman olmazsa olmazım bu bitkisel sütler. Özellikle daha önceki yazımda bahsettiğim altın süt favorim.
Bitki Sütü Nereden Alınır?
Yurt dışında marketlerde katkısız bitkisel sütler bulmak zor değil, ama evde yapmak da mümkün. Badem, pirinç, yulaf, soya sütü gibi sütler oldukça yaygin.
Ev Yapımı Bitkisel Süt En İyisidir
Evde yapmak biraz zahmetli olsa da lezzetini istediğiniz gibi ayarlayabilmek açısından en iyi yöntem bence. Bunun için bir gece önceden ıslatılmış 1 ölçü kuru yemişin suyunu süzüp, yıkayıp 2 ölçü temiz su ekleyerek blender’dan geçirmek yeterli. İyice pürüzsüz olana kadar çekip sonra temiz bit tülbent ile süzüyoruz. Ve hazır! Daha sonra tat vermek için hurma, bal, tarçın, vanilya gibi eklemeler yapılabilir. Ben genelde bu tarz şeyleri içerken eklemeyi tercih ediyorum.
Peki yeterli mi?
Bence değil. Sütü içmediğimiz gibi, bu içmediğimiz sütten yapılan yoğurt, peynir gibi diğer ürünleri de tüketmemek lazım bence. Bunlar yine biraz daha masum, fermantasyon sırasında üreyen faydalı bakterileri barındırdıkları için sindirim sistemini destekliyorlar ama sütteki hormon ve ilaçlar da hala içlerinde.
Bu sebeple yeni yıl hedeflerimden biri de süt ürünlerini hayatımdan çıkarmak, ama bir peynir aşığı olarak bunu ne kadar başarabileceğimi göreceğiz 🙂
Altın sütle başlayabilirsiniz.
Bana eşlik etmeye ne dersiniz?
1 Comment
Yorumları Görüntüle