Türkçe | English
Saklı Güzellik Annecy
İlk akıllı telefonumu aldığımda, çok sevdiğim bir masaüstü arka planı vardı. Ne kadar da güzel yapmışlar, böyle bir yer kimin hayal gücü acaba diye düşünürdüm. Ta ki bir kaç sene sonra sosyal medyada bir arkadaşımın aynı yerde fotoğrafını görene kadar! Meğer benim hayran hayran baktığım o arka plan, aslında gerçekmiş, gidilip görülebilirmiş. E gidilip görülmeliydi o zaman!
Instagram o zamanlar çok yaygın olmadığından bu güzel yer henüz pek duyulmamıştı. O fotoğrafı gördüğümde üniversitedeydim ama o güzel yer bir aklıma kazındı resmen.
Sosyal medya yaygınlaştıkça daha çok karşıma çıkar oldu. Tabi ki hemen ufak bir seyahat planlamaya çalıştım ama trenle ulaşması gerçekten zor bir yerdi. Böylece bir kaç sene daha göze alamadım o yola düşmeyi. En sonunda tren + otobüs yolculuğuyla en kolay ulaşabileceğim kanısına vardım ve daha fazla beklemedim. Az değil, nerden baksanız 6-7 senelik bir hayalden bahsediyoruz 🙂
Ve işte karşımdaydı: Annecy!
Annecy, Fransa’nın İsviçre sınırına yakın küçük ama çok güzel bir şehir. Fransa Alpleri’nin eteklerinde, aynı isimdeki Annecy Gölü kenarında masalsı bir yer burası. Tren ile ulaşması biraz sıkıntılı, ama Cenevre üzerinden otobüs ile yaklaşık 45 dakikalık bir yolculukla oldukça rahat ulaşılabiliyor. Ben Almanya’dan trenle Cenevre’ye, oradan otobüs ile Annecy’e geçtim. Ama bu rotada işe gidip gelenler de olduğundan paylaşımlı araba yolculukları da popülermiş.
Palais de l’Île
Neredeyse 10 saatlik bir yolculuk sonrası ulaştım Annecy’e, günlük güneşlik bir hava ile karşıladı beni. İlk durağım tabi ki resmini görüp vurulduğum o ünlü yapı, Palais de l’Île. Şehrin içinden gecen nehrin üzerindeki bir adacık üzerine kurulmuş bu güzel yapı Fransız İhtilali’ne kadar hapishane ve mahkeme olarak kullanılmış. İkinci Dünya Savaşı sırasında da yine hapishane için uygun görülmüş.
Senelerce görmek istediğim bu manzaranın karsısında toplamda ne kadar zaman geçirdim bilmiyorum, ama günün farklı saatlerinde onlarca fotoğraf çektim. En etkileyicisi ise bence gece aydınlatılmış hali 🙂
Alpler’in Venedik’i
Gündüz erken saatlerde gelip de gece de bu manzarayı göreceğim hayali ile bütün gün şehrin sokaklarını arşınladım. Annecy kanallar üzerine kurulmuş bir şehir, hatta Alpler’in Venedik’i olarak da anılıyor. Her kanal şehrinde olduğu gibi kanallar üzerinde küçük küçük köprüler, kenarlarında sevimli cafe ve restoranlar var.
Göl Kenarında Akşam Yemeği…
Fransız mutfağının çekiciliği, o küçük restoranların sevimliliğine rağmen ben yemek için ne secim yaptım sizce? Marketten aldığım Fransız şarabı, Fransız peyniri ve yine Fransız ekmeği ile göl kenarında bir bankta bu harika manzaraya karşı bir akşam yemeği. Çünkü backpacker olmak, karnınızı marketten aldığınız atıştırmalıklarla en güzel manzaraya karşı doyurmayı gerektirir!
Château d’Annecy
Annecy’de ayrıca iyi korunmuş bir de kale var, Château d’Annecy. Şehre tepeden bakan bu kale şu anda bir sanat müzesine dönüştürülmüş durumda.
Harika Kahvaltı Manzarası…
Ertesi sabah ise kaldığım hostelin restoranında yine güzel bir göl manzarasına karşı kahvaltı yaptım. Annecy’deki Gençlik Hosteli (Youth Hostel) şehirden uzak bir tepede. Gece karanlıkta ulaşması biraz zor olsa da kahvaltı için böyle harika bir manzara sunuyor 🙂
Basilique de la Visitation
Şehir merkezinden bu hostele yürürken ise yol üzerinde bir bazilika var, burayı da ziyaret etmeden geçmek olmazdı 🙂
Alpler’de Doğa Yürüyüşü
İlk gün şehrin her sokağını birkaç kez arşınlamış olduğum için ikinci gün kendimi göl manzaralı bir doğa yürüyüşü için dağlara vurdum. Vaktiniz varsa bence yapılmaya değer, Alpler burada da harika manzaralar sunuyor.
Kısaca Annecy’e yaptığım 1 gece konaklamalı kısa gezi beni kesinlikle hayal kırıklığına uğratmadı. Fırsatı olan herkes bu güzel şehri görmeli.
Annecy ile Bitmedi…
10 saatlik yolu gelmişken yakınlarda bir yerler daha ziyaret etmeden dönmedim tabi ki. Bu gezinin ikinci kısmını başka bir yazıda paylaşacağım, bekleyin 🙂
