Bana Dair

Türkçe | English

İşte ben… Yani Gizem Beki, aslında Gizem Beki Tarzan 🙂
Siteye girerken kimdir diye merak edenler ya da tanıyıp da “Başımıza neden blogger oldu şimdi bu kız?” diye soranlar için de bir bölüm hazırladım tabi ki.

Gizem Beki




Önce ben:
30 yaşında, tam zamanlı mühendis, part-time kendi mutfağında şef, tatillerde ise 7/24 gezgin ve tam bir doğa aşığıyım. Bütün bunlardan vaktim kaldığında da keyifle kitap okuyorum.

27 yaşına kadar Türkiye’de sürdürdüğüm hayatimi su anda Almanya’da devam ettiriyorum.

Gizem Beki

Yeni şeyler keşfetmeyi çok seviyorum, buna önce yeni yerler görerek başladım ama fark ettim ki insan kendi mutfağında bile bir şeyler keşfedebiliyor, yaratıcılığını konuşturabiliyor. Bunu fark edince seyahate çıkamadığım zamanlarda kendimi mutfağa atmaya başladım ve mutfakta yaptığım küçük küçük deneyler bende bir tutkuya dönüştü.

Şu anda isten arta kalan zamanlarımda şartlar uygunsa seyahat ediyorum, uygun değilse mutfakta yeni ve sağlıklı yemekler pişiriyorum.

Neden mühendislik gibi bir konu açmayacağım burada tabi ki, Türk eğitim sistemi başarılı bir öğrenciyi ya doktor ya mühendis yapıyor bildiğiniz gibi! Ama yine de severek yaptığım, hayata adapte edebildiğim için kendimi şanslı sayıyorum.

Peki neden seyahat?

Çünkü yeni yerler görmek, yeni kültürlerle tanışmak insana tahmin edemeyeceği katkılar yapıyor.

Dilini bilmediğiniz, kimsenin İngilizce konuşmadığı küçücük kasabalarda gezmek, insanlarla anlaşmaya çalışmak ya da koskoca bir şehirde gece gece kaybolup bir de üstüne sağanak yağmura yakalanmak aslında hayatta karşınıza çıkabileceklerin ufak bir demosu bence.

Yeni şehirler keşfederken aslında bir taraftan da kendinizi keşfediyorsunuz, sorunlarla nasıl bas ettiğinizi, neler başarabildiğinizi görüyorsunuz. Gezmek, görmek tabi ki çok keyifli ama bu deneyimlerden çıkarılan dersler, kendinize sağladığınız katkılar da çok önemli.

Peki neden yemek pişirmek?

Çünkü bence bir şeyler keşfetmek için gidilebilecek en yakın yer mutfak! Annenizden öğrendiğiniz bütün yemek pişirme yöntemlerine karşı çıkıp yeni tatlar, yeni yöntemler deneyerek içinizdeki isyankar benliği de tatmin edebiliyorsunuz hem 🙂

Patatesten tatlı, nohuttan kek, fındıktan peynir yapmaya başladığı zaman elinin altındaki bu küçük kimya laboratuvarına ve malzemelere de gün geçtikçe daha farklı gözlerle bakmaya başlıyor insan. Orada keşfedilmeyi bekleyen koca bir dünya daha var!

Peki neden sağlıklı beslenme?

Çünkü sağlıklı yaşlanmak istiyorum! Bu kadar basit. Zamanın karşısında duramıyoruz ama bizden götürdüklerini azaltmak elimizde.

Yetiştirilen her türlü hayvana antibiyotik veriliyor, paketli aldığımız hemen hemen her şeyin içinde bir ton seker ve katkı maddesi var, sebzeler bile kimyasal dolu. Bütün bunlardan ne kadar uzak kalabilirsek o kadar iyi diyorum ve en azından yıkayarak zararlı kimyasalların çoğundan kurtulabildiğimiz için sebze ağırlıklı, tatlı krizlerinde ise işlenmiş yerine doğal seker ile besleniyorum.

Peki neden yazıyorum?

Bunun da çok basit bir cevabi var: Anılarım unutulup gitsin istemiyorum. Seyahat etmeyi ne kadar sevdiğimi fark etmem bence geç sayılabilecek bir yasta oldu ve hızlı devam ettim. Dönüp baktığımda o anıların yavaş yavaş birbirine karıştığını görmek üzücü, bunun önüne yazarak geçmeye çalışacağım.

Mutfaktaki anılarımı ise bazen benim gözümde bir hikayesi olduğu için, ama genelde sağlıklı beslenmeye çalışanlara bir nebze yardımcı olabilmek için yazıyorum. Bunun aslında zor olmadığını görmek, sağlıklı beslenmeye başlamak için başlı başına bir motivasyon kaynağı bence.

Ama bunları bir blog haline getirmemin asil nedeni beni her konuda kendimi geliştirmem için motive eden sevgilim, eşim, hayat arkadaşım, diğer yarım. Okuduğunuz bloğun arkasındaki gizli kahraman o 🙂 Her konuda olduğu gibi yazı yazma konusunda da beni motive etti, güzel şeyler başarabileceğime inandırdı ve bu bloğun temellerini attı. Umarım siz de okurken keyif alırsınız.